1 Ocak 2011 Cumartesi

ÖZGÜRLÜK!

Uzun hemde çok uzun bir aradan sonra merhaba,bir çok keyif aldığım hobim olmasına rağmen zaman azlığından sevmediğim işleri yapmak zorundaymışım gibi bir yanılgıdan ötürü hayatımı zindana çevirmekle meşguldüm epey bi süredir yaklaşık olarak 15 yıl:) zaman ilerledikçe kendine dönüp bir bakıyorsun,neredeyim neden bu şekildeyim diyorsun.Ben hayatımın içinde benimle birlikte bir çocuk barındırmaya özen gösterdim son yıllarda farkına vardım ki içimdeki çocuk ölüyor ve ben huysuz sevimsiz bir kişiliğe bürünüyorum ,uzun yıllar çalışmak zorundaydım hala da öyleyim ama para kazanmanın bedeli bu kadar ağır olmamalıydı enazından benim için :) hayatımın kesin dönüş noktasında kararımı verdim ve istifa ettim ,yıllarca sevdiğim yapmaktan keyif aldığım ,hobimi asıl işime dönüştirme gücünü buldum ,şimdi sevdiğim bi hobiyle ilgileniyorummm:) sizlerle çok daha fazla zaman geçirebilecek olmanın keyfini süreceğim ,yaşadığım süreçlerin zorluğu ne olursa olsun çok sevdiğim KONFİ ye AŞK dolusu teşekkürü borç biliyorum.

6 Temmuz 2009 Pazartesi

kilometre hız yapan bir arabanın,bana çarptığı andaki yaşama ihtimalimdi; Senin bana geri dönme ihtimalin. Ve bunu bilmenin acısı ki;bundan kaynaklıdır heyelan bölgesi ilan edilen yüreğim. Dağ gibiydim üstelik;ama bir sürü yangın geçti üzerimden Durduğum yerde tükeniyorum,dağ gibiyim yine de Kendinden uzaklaşan ve yaşlandıkça eksilen... Canım istemiyor artık,yürümek sulak yerler etrafında Sel olsun istemiyorum;çünkü doğal afet sebebiyim yeterince. Durduğum yerde suçluyum Ve gardiyanıyım kendi kendimin; Göz açtırmayanından hem de. Sayende saçma sapan biriyim işte.. Hep yakınlaşmak için,yolunda yürüdüm senin Önce,irili ufaklı taşlar çıktı karşıma. Sonra her adımda büyüyen Kaya oldular. İnsan gibi,normal yollardan geçsem de arabalar çıkıyordu bu sefer. Yol kenarından geçsem insanlar çarpıyordu - ki bu daha çok acıtıyordu arabalardan- Ortadan yürüsem,bana geri dönmeme ihtimalin gerçekleşebiliyordu. Uçmaya kalksam uçan her şeyi vurmaya hazırlanan avcı sürüsü... Ne yapsam? Ne yapardın sen olsan ? Ne deseler tamam diyorum, Sırf geçiştirmek için bir şeyleri. Ne deseler tamam... Ama tamamlanmıyor tamamlarım. Bana zorla aldırdığın bir şey vardı hatırlıyor musun? Ruhuma ömür boyu taksit ödeten, Stoklarla sınırlı, Özel ürün, "Kırılmaz, çizilmez çaresizlik" Ve özel ürün hediyesi; Ömür boyu garantili depresyon. Sana çok yaklaştım, Görmek için bir adım yetecek. O adımı atmadan önce, Gökyüzünden kopup gelen bir göktaşının,üstüme düşmesi durumunda yaşama ihtimalimi hesaplamam gerekecek. Ve bunca hesaptan, bunca taksitten sonra, Bitti diyebilmem için daha ne olması gerek ? Kaç taksit kaldı bir baksana, Daha kaç gözyaşı dökmem gerekecek? Daha bitmedi,dur,söyleyeceklerim var; Neden erik çalıyorum biliyor musun ? -sevmem eriği hem de nefret ederim kırmızısından- Çünkü sen geçiyordun erik çaldığımız bahçenin yanından. Ne bahaneyle gidebilirdim ki? Kim?nasıl?neden gitsindi ki benimle oraya? Ama o kadar gittim ki ve her gidişinde seni o kadar göremedim ki... Her gidişimde parçalıyorum ağaçların dallarını Onlardan alıyorum hıncımı, Bir tek dut ağaçlarına kıyamıyorum, Ya da kıramıyorum,kim bilir belki çok sevdiğin içindir Bilmiyorum hiç bilmiyorum... - Erik çalmaktan nefret ediyorum, o bahçeden çalmaktan değil ama - Ne alaka şimdi erik ya ? Beraber aldıysak neden paylaşmadık? Çok bencilim galiba... Kırılmaz, çizilmez çaresizliğimin yanında verdikleri ömür boyu garantili depresyonu alsaydın bari, Ya da hiç olmadı garantisini alsaydın da bu kadar şey yüklemeseydin bana, O olmadı,hiç bir şey olmadı,diyelim bari yaksaydın aldıklarımla beraber beni. Sadece beni yakmanın bir manası yok, Tek bir yerime odaklanma,ruhum; teflon yapışmaz tava. Sen ve Yalnızlık Aletleri Ltd. Şti. Hayırlı olsun... Sen her şeyi düşünürsün. Garantisi var mı yokluğunun ?

ENSTANTANE

Hayatımızda ortaya çıkan görüntülerin bi tekrarı daha yoktur aslında.fotoğraf sanatçıları enstantane yakalamaktan söz ederler sürekli değişim içindeki bir dünyada bir an için ortaya çıkan ve tekrarı olmayan bir hareketin bir durumun fotoğrafını çekmek demektir enstantane ,küçük bir andır ama o anı yakaladığınızda o an ömür boyu karşınızdadır.sizin evinize ARA GÜLER hiç gelmeyecek belki evinizdeki e yaşamınızdaki enstanteneleri yakalamaktan siz sorumlusunuz .Yaşamımızdaki küçük şeylerde büyük tatlar bulmak bizim sorumluluğumuz ve dünyada enstantane sıkıntısı yok,önemli olan sizin objektifinizin kaydetme gücüdür

MANTARDAN SEVDALAR İÇİN:)

kendimden geçtiğim felsefe derslerindeydi yokluğun yada ben öyle zannederdim,dağlardaki kokuşmuş mantar kokusuydu sanki gözlerin başka gözlerde sen kendini ararken mantarları sevemedim ben,nedensiz nefret ettim onlardan nerde bi mantar görsem gözlerindi bulutların üstünden bana bakıp dil çıkaran soytarı .öğle vakitlerinin bunaltıcı buğularında saçlarındı dışardan ilk görünen belki de ben şizofren nöbetlerindeydim sen farkında değildin yada sen farkındaydın ben değildim,herşeyi bi kenara bırakıp,yaşamayı bile.. maviliklerde boğulmayı seçmiştim ben .tam sen başlamışken bu defa ben yüzmeyi öğrenmiştim.ne acı değilmi zamanlamanın ters olması ,ben hep ters zamanlarda yaşamıştım oysa belki sende öyle sen geç kalmıştın bana bense erken geldim sana küçük kız çocuğu yürümeyi öğrendiğinde elinden tutacak kimseye ihtiyacı da kalmadı artık,duygu asena sayfalarında gezinirken ben ,mantarları da sevmeye başlamıştım geç kalmıştın sen bana çok geçççç.

3 Temmuz 2009 Cuma

ŞAPKA(CZEPSKA)


Şapka sözcüğü polonezce czepska'dan geliyor,şapka şimdilerde soğuktan yada sıcaktan korunmak için tercih edilen bir giysi olsada aslında bir statü gösteri aksesuarı olarak tarihte karşımıza çıkıyor ilk kullananlar Mısırlılar (m.ö 3200) tarih bitaz ileri gidince eski yunanda yoksulların eski Romada ise zenginlerin aksesuarı oluveriyor fakat şapka takmak için artık ne zengin ne fakir nede Mısırlı olmaya gerek var :) kafanız varsa geçirin bi şapka sizin için seçtim iki model

Country :)


İnsanların giyinme tarzını iklim,töreler moda veya din inançları gibi çeşitli öğeler etkilesede bunca sıkışmışlığın bunca karmaşanın arasında kendi tarzını yaratıp özgün olabilenler yani aslında kendi modasını yaratabilenler öne çıkıyor herzaman :) sizin için bu akşam tüm istiklali karış karış gezdim harika bir elbise buldum işin ilginç yanı ben elbiseyi elime alır almaz mağazada country müzik çalmaya başladı vardır bunda bir işaret dedim ve elbiseyi satın aldım inanın çok ama çok ucuza üstelik sıkı bir marka:)

AYAKKABI VE KADIN:)

Biz kadınlar için ayakkabı sadece ihtiyaçtan giydiğimiz birşey değil,şıklığımızı tamamlayan bir aksesuar aynı zamanda,itiraf etmek zor gelse bile zaman zaman sadece güzel bulduğumuz için satın aldığımız ayakkabılar var;rahatsız olacağımızı bildiğimiz halde neden satın alıyoruz ayağımızın yapısına uygun olmayan ayakkabıları:) sanıyorum bunda anlayamadığımız bir ruh hali var kadın ve ayakkabı arasında enteresan bir bağ var:) bugün ayakkabı satın alırken dikkat etmemiz gerekenleri yazacağım sizin için araştırdımm :))) aşağıdaki önerileri okuyunca hem cüzdanlarınız rahat edecek hemde ayaklarınız.
1.Doğru numara ; Vitrinde bir ayakkabı gördünüz aman tanrım tam sizin sevdiğiniz model içeriye girdiniz baktınız ki sizin numaranız kalmamış,bir numara küçük yada büyük ayakkabı almayın hem nasılsa giyemeyeceksiniz giyseniz de ayaklarınız mutsuz olacak
2.Doğru duruş;ayaklarınız normalden küçükse ve kenarları etsizse şanslısınız neredeyse tüm ayakkabılar sizin için:=) ama eğer ayaklarınız taraklıysa etliyse size tavsiyem yuvarlak burunlu modeller bu modeller hem çok şık hemde ayağınızı maksimum rahat ettirecektir.ayak numaranız biraz büyükçeyse size önerim kesinlikle sivri burunlu ayakkabılar size göre değil
3.Bütçeniz; en önemli mesele bütçenizi aşacak sizi ödeme zorluğuna sokacak alışverişlerden uzak durun çok kaliteli markaların indirim zamanlarını bekleyin :)
4.Kullanma amacınız,amacınızı belirleyin nasıl bir ayakkabıya ihtiyacınız var gece için gündüz için yada spor hepsini bir arada kullanabileceğiniz çok şık modeller mevcut